|
|
İnanç Esasları Açısından Nusayrilik - Alevilik Mukayesesi
Rifat Türkel, İnanç Esasları Açısından Nusayrilik - Alevilik Mukayesesi |
|
Basım Yeri | Yılı: |
İstanbul | 2001 |
Kurum (Dergi) | Sayfa: |
Marmara Ü. SBE. | vy |
Özet |
Tarih boyunca insanlar farklı düşünce ve inançlara sahip olmuşlar ve bu inançların neticesi olarak fırkalara ayrılmışlardır. Bu fırkaların her birisi kendi görüş ve inançlarının doğruluğuna inanmış ve inandığı değerlerin diğer insanlar arasında yaygınlaşması ve taraftar bulabilmesi için yoğun bir şekilde gayret sarf etmiştir. Şîa, Nusayriyye, Kadıyânilik gibi bazı fırkalar, bu gayret ve çalışmalarında başarılı olarak insanlar arasında inançlarını yaygınlaştırmış ve günümüze kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir. Keysâniyye, İshâkiyye gibi bazı fırkalar da gerek inanç sistemleri, gerekse insanlar arasında taraftar bulamamalarından dolayı ortaya çıkmalarından kısa bir süre sonra ortadan kaybolmuşlardır. Günümüzde bunlardan kimisinin sadece adı ve görüşleri bilinmekte olup kimisi hakkında ise hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) damadı Hz. Ali hakkında ileri sürülen görüş ve düşünceler bir çok fırkanın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bazı fırkalar Hz. Ali'ye olan sevgi ve saygılarında aşırıya giderek O'nun ilâh olduğunu kabul etmiş, bazıları da ona olan sevgisinde ılımlı çizgiyi koruyarak İslâm dininin çizmiş olduğu çerçevede Hz. Ali'yi ve Ehl-i beyt'i sevmişlerdir. Onun hakkında aşırı giden fırkalara gulât denmiştir. Bu ğâli fırkalardan yani Hz. Ali hakkında ileri giden fırkalardan birisi de Nusayrîlik'tir. Nusayrîlik, Muhammed b. Nusayr en Nemîrî tarafından Hz. Ali'nin ilâh olduğu görüşü üzerine kurulmuş, varlığını günümüze kadar devam ettirmiş, yaşayan bir fırkadır. Bu fırkada takiyye esas olup, fırkanın görüş ve düşünceleri on sekiz yaşına gelmiş erkeklerden başkasına öğretilmez. Bundan dolayı da mensupları, müslüman olduklarını ifade etmelerine rağmen gayri müslim olarak kabul edilmişlerdir. Nusayrîler'e 1920 yılında, Suriye ve Antakya'yı işgal eden Fransızlar tarafından "Alevîlik" ismi verilmiştir. O zamana kadar halk arasında Nusayrî isminin çağrıştırdığı olumsuz havadan rahatsız olan Nusayrîler, Alevî ismini kullanmaya başlamışlar ve bu ismi kendi aralarında yaygınlaştırmışlardır. Müslüman olmadan önce Şamanizm, Budizm, Zerdüştlük ve Maniheizm gibi dinlere inanan Türkler, İslâm dîni ile karşılaşmalarından kısa süre sonra müslüman oldular. Onlar, atalarının inanç ve geleneklerini hemen bırakamayıp yeni dinin getirmiş olduğu öğretilerin yanında bu inançlarını Anadolu'ya göç ettikten sonra da yaşattılar. Bu insanlar Hz Ali ve Ehl-i beyt'e ayrı bir sevgi duyarak onlar hakkında aşırıya gitmeden bu sevgiyi kendilerine yol edindiler. Bundan dolayı bu insanlar, uzun yıllar boyunca Alevî ismi ile anıldılar. Anadolu'da bulunan Alevîler'in yanında Nusayrîler'e de Alevî denmesi insanların akıllarında karışıklığa neden olmuş, onların Alevîler'le Nusayrîler'i bir değerlendirmesine yol açmıştır. Biz bu tezimizde Alevîliler'le Nusayrîler'in farklı iki grup olduklarını ortaya koymaya çalıştık. Bu amaçla birinci bölümde ilk önce ortaya çıktığından dolayı Nusayrîler'in inançlarını, ikinci bölümde de Alevîler'in inançlarını ele aldık. Bunu yaparken kendilerini İslâm dinine nispet etmelerinden dolayı genel islâmî esaslar yönünden, Şiilik'ten etkilenmeleri dolayısıyla Şiilik'ten intikal eden inançlar açısından ve özel inançlar yönünden onların inanç esaslarını ortaya koymaya çalıştık. Daha sonra üçüncü bölümde her iki grubun görüşleri arasında mukayese yaptık. |
Abstract |
Abstract |
Yazar | E-posta: |
Rifat Türkel | n/a |
Emeği Geçen | Emek Türü: |
Prof. Dr., Mustafa Öz |
Dan. |
Tam Metin Adresi: |
vy |
Notlar: |
vy |
Tarih | Gönderen: |
3.04.2006 | administrator |
Tık: |
3293 |
Puan: |
Puan:0 Oy:0 (Puan Cetveli: 1 =
en kötü, 10 = en iyi)
|
Yorumlar: |
0 Yorumlar |
|
Yazarın Diğer Eserleri
Geri Dön
|
|
|
|